tür'a

listen to the pronunciation of tür'a
Türkisch - Englisch

Definition von tür'a im Türkisch Englisch wörterbuch

tür
Type

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

I don't like this type of house. - Bu tür evi sevmiyorum.

tür
kind

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

What kind of wine do you have? - Sizin hangi tür şarabınız var?

tür
sort

What sort of person would do that kind of thing? - O tür şeyi ne tip insan yapardı?

What sort of play is it? - O, ne tür bir oyundur?

tür
species

This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild. - Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.

There are 340 species of hummingbirds. - Sinekkuşlarının 340 türü vardır.

tür
breed
tür
variety

Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit. - Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.

tür
nature

There were no temples or shrines among us save those of nature. - Bizim aramızda doğayla ilgili olanlar hariç tapınaklar ve türbeler yoktu, .

tür
(Gıda) sp
tür
(Bilgisayar) as
tür
(Dilbilim,İnşaat) version

Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both. - Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.

tür
(Aydınlatma) hue
tür
form

The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira. - Eski İtalyan para birimi liretti ve sembolü ₤ idi. Liret Türk lirasıyla alâkalı değildir.

There are several kinds of cloud formations. - Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.

tür
order

When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it. - Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.

Turkish has a different word order. - Türkçe'nin farklı bir sözcük sırası var.

tür
category
tür
stamp
tür
(Ticaret) lot

Turkey produces a lot of minerals. - Türkiye birçok mineral üretir.

A lot of English words are derived from Latin. - Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.

tür
(Ticaret) line
tür ekle
(Bilgisayar) add type
tür uzayı
(Aydınlatma) colour space
tür
sort of

What sort of danger are we in? - Biz ne tür bir tehlikedeyiz?

This sort of work calls for a lot of patience. - Bu tür iş çok sabır gerektirir.

tür
type, kind
tür ayrımcılığı
Speciesism
tür
ilk
tür
race
tür
genus
tür
persuasion
tür
class

She can play all kinds of instruments, classical or folk. - O klasik ya da folk, her türlü enstrümanı çalabilir.

I don't accept any kind of comment during my class. - Dersim sırasında herhangi türde yorum kabul etmiyorum.

tür
strain

France has banned a strain of genetically modified maize. - Fransa, genetiği değiştirilmiş bir mısır türünü yasakladı.

tür
(Hukuk) modality
tür
(Botanik) , (Zooloji) species
tür
kind, sort, type, description; species
tür
kind, sort, type
tür
stripe
tür 88
(Bilgisayar) type 88
tür kitaplığı
(Bilgisayar) type library
tür kodu
(Bilgisayar,Teknik) class code
tür: avı
(Bilgisayar) type: avi
bir tür elma
russet
alt tür
(Bilgisayar) subtype
alt tür
(Gıda) ssp
alt tür
(Denizbilim) subspecies
alt-tür
(Jeoloji) subspecies
aynı tür
same kind
baskın (tür)
(Denizbilim) dominant
baskın tür
(Biyoloji) dominant species
bir tür
(Havacılık) perspex
bir tür akbaba
buzzard
bir tür akbaba
turkey buzzard
bir tür keklik
grouse
bir tür midye
cockle
bir tür sosis
(Gıda) frankfurter
bir tür yorgan
puff
bir tür şahin
(Hayvan Bilim, Zooloji) buzzard
bozuk tür
(Bilgisayar) bad type
bu tür
such

It's my business to investigate such things. - Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.

Read such books as can be easily understood. - Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.

geçersiz tür
(Bilgisayar) invalid type
her tür
gamut of
istilacı tür
(Denizbilim) invasive species
süper tür
(Denizbilim) superspecies
yeni tür
(Bilgisayar) new type
çok sayıda tür
(Bilgisayar) multiple types
Ağ şeklinde dokunmuş bir tür sentetik kumaş
powermesh
eskiden dokunan bir tür kalın ve pamuklu bez
thick and a type of woven cotton cloth used to
hindistan'a özgü bir tür pide
A species native to India pita
ispanyollara özgü, hareketli bir tür dans
Hispanic-specific, a kind of moving dance
ne tür
what kind of

ne tür müzikleri seversin?.

What kind of music do you like? - Ne tür müzik seversin?

Talking of music, what kind of music do you like? - Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?

paltoya benzer bir tür üstlük
Coat top of a similar type
sacda pişirilen bir tür uzun pide
a type of flat bread baked in long hair
Birim Tür Kodu Sarfiyat Faktörleri Dosyaı
(Askeri) Unit Type Code Consumption Factors File
aberant tür
(Denizbilim) aberrant species
ana grafik tür
(Bilgisayar) main chart type
aynı tür
all of a piece
bağımlı tür
(Denizbilim) dependent species
bilinmeyen tür
(Bilgisayar) unknown type
bir tür
somewhat
bir tür akasya
wattle
bir tür araba
Gladstone
bir tür arpa
pot barley
bir tür at
garron
bir tür at
garran
bir tür ağaçkakan
spider catcher
bir tür balık
bream
bir tür balık
dollarfish
bir tür balık ağı
flue
bir tür balık ağı
trammel
bir tür bilardo
snooker pool
bir tür bilardo
snooker
bir tür bitki
shepherd's-purse
bir tür bitki
dragonhead
bir tür boya
tempera
bir tür deniz kuşu
auk
bir tür deniz salyangozu
triton
bir tür dilbalığı
lemon sole
bir tür doğan
harrier
bir tür elma
juneating
bir tür elma
jenneting
bir tür evcil güvercin
runt
bir tür fasulye
gram
bir tür fasulye
flageolet
bir tür fıtık
(Tıp) inguinal hernia
bir tür grafik eğrisi
ogive
bir tür hafif bira
lager beer
bir tür hukşat
(Spor) sky-hook
bir tür inek
Guernsey
bir tür iskambil oyunu
piquet
bir tür iskambil oyunu
cribbage
bir tür içecek
decocta
bir tür içki
flip
bir tür kaplumbağa
gopher
bir tür karanfil
clove pink
bir tür karanfil
campion
bir tür kasket
newsboy cap
bir tür kene
(Biyoloji) acaridae
bir tür kertenkele
gecko
bir tür kremalı pasta
charlotte russe
bir tür kriket oyunu
tip and run
bir tür kulübe
penty
bir tür kumaş
moreen
bir tür kumaş
chambray
bir tür kuvars
sardius
bir tür kuvars
sard
bir tür kuş
dollarbird
bir tür köpek
Welsh corgy
bir tür lahana
cole
bir tür lahana
collard
bir tür muz
plantain
bir tür okaliptüs
wandoo
bir tür oyuncak
skipjack
bir tür palmiye
areca
bir tür palto
wraprascal
bir tür pervane
death's head
bir tür pide
pikelet
bir tür poker
draw poker
bir tür puro
cheroot
bir tür rock müzik
heavy metal
bir tür som balığı
sewin
bir tür susam
orris
bir tür suyosunu
kelp
bir tür söğüt
lamb's tails
bir tür sürahi
flagon
bir tür tavuk
orpington
bir tür tenya
(Biyoloji) taeniarhynchus
bir tür tonbalığı
skipjack
bir tür top oyunu
pushball
bir tür turta
divinity
bir tür turta
divinity fudge
bir tür uçak
autogiro
bir tür zinkon
jacinth
bir tür şahin
hen hawk
bir tür şalgam
rutabaga
bir tür şapka
(Argo) kangol
birinci tür hata
(Bilgisayar) error of first kind
bu botun ne tür navigasyon aletleri var
What sort of navigation equipment does the boat have
bu tür
of that ilk
coğrafi tür
(Biyoloji) geographical form
dayanıklı bir tür elma
rennet
dağ göllerinde yaşayan bir tür alabalık
char
değişik tür
diversity

This forest is full of diversity. - Bu orman değişik türlerle doludur.

dikenli bir tür iri vatoz
(Hayvan Bilim, Zooloji) stingray
emir-komuta kontrol birliği (Tür I, II ve III)
(Askeri) orderwire control unit (Types I, II, and III)
eski bir tür silah
arquebus
gizli tür
(Denizbilim) latent species
gözetleyiciye haber; görev tür emri
(Askeri) message to observer; mission type order
göçmen tür
(Denizbilim) fugitive species
hedefdışı tür
(Denizbilim) non-target species
hep aynı tür rolleri vermek
typecast
her tür
every kind of

Tom goes jogging in every kind of weather. - Tom her türlü havada koşmaya gider.

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

her tür
all sorts of

His absence gave birth to all sorts of rumors. - Onun yokluğu her türlü söylentiye yol açtı.

Modern society is overflowing with all sorts of information. - Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.

her tür haslık
allround fastness
her tür kazı
unclassified excavation
indikatör tür
(Denizbilim) characteristic species
iri bir tür terriyer
Airedale
içten düğmeli bir tür palto
chesterfield
kalın bir tür kumaş
covert
kalın bir tür matbaa harfi
clarendon
kokulu bir tür yumuşak ağaç
camphorwood
kuvarslı bir tür kaya
chert
küçük bir tür deniz salyangozu
periwinkle
kızılcık benzeri bir tür ağaç
dogwood
morina benzeri bir tür balık
pollack
morinaya benzer bir tür balık
Pollock
mutant tür
(Biyoloji) mutant species
müzikal tür
musical genre
nakli tür
(Denizbilim) transplanted species
nakli tür
(Denizbilim) transferred species
ne tür benzin kullanıyor
What kind of fuel does it take
ne tür yapı oyuncaklarınız var
What type of building kits do you have
ne tür yürüteçleriniz var
What type of walkers do you have
ne tür zeka oyunlarınız var
What type of brain teasers do you have
ne tür çıngırdaklarınız var
What type of rattles do you have
ne tür şaraplarınız var
What kind of wine do you have
nesli tükenmiş tür
(Jeoloji) extinct species
pcmcıa tür ı
(Bilgisayar) pcmcia type i
pcmcıa tür ıı
(Bilgisayar) pcmcia type ii
pcmcıa tür ııı
(Bilgisayar) pcmcia type iii
program tür no
(Bilgisayar) program type id
rom ile yapılan bir tür içki
blackstrap
sarı renkli bir tür mantar
chanterelle
sigortanız bu tür bir tedaviyi karşılamıyor
Your insurance doesn't cover such a treatment
suda yaşayan bir tür omurgasız hayvan
polyzoon
süslü tür
(Denizbilim) ornamental species
tahsis edilmemiş tür
(Denizbilim) non-allocated species
tatlı bir tür bira
mum
temel tür yok
(Bilgisayar) no base type
tropik bir tür afrika ağacı
shea
yerleşik tür
(Denizbilim) settled species
yunus ailesinden bir tür balık
porpoise
çikolatalı bir tür kek
devil's food cake
çıbanlara neden olan bir tür kan zehirlenmesi
pyemia
çıbanlara neden olan bir tür kan zehirlenmesi
pyaemia [Brit.]
üye tür no
(Bilgisayar) member type id
şaraplı bir tür koktely
cobbler
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Bağ ve bostan
(Osmanlı Dönemi) Suyun taştığı yer. Su arkının ağzı
(Osmanlı Dönemi) (C.: Türa') Kapı. Derece
(Osmanlı Dönemi) Kanal
tür
Çeşit
tür
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
tür
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
tür
Türlü
tür
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm
alt tür
Bir tür içinde ayrılan ikinci derecedeki tür
Englisch - Türkisch

Definition von tür'a im Englisch Türkisch wörterbuch

bir tür
some kind of
tür'a
Favoriten