sehr viel

listen to the pronunciation of sehr viel
Deutsch - Türkisch
{'ze: rfi: l} çok fazla
pek çok
dünya kadar
çok
Englisch - Türkisch

Definition von sehr viel im Englisch Türkisch wörterbuch

lots of
bir sürü

Bir sürü insan vardı. - There were lots of people.

Planımızın bir sürü avantajı var. - Our plan has lots of advantages.

very much
çok fazla

Hanako keki çok fazla seviyor. - Hanako likes cake very much.

Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz. - Tom can't speak very much French.

a great deal
bir hayli

Tom'a bir hayli hayranım. - I admire Tom a great deal.

Bu yolda bir hayli trafik var. - There is a great deal of traffic on this road.

lots of
dünya kadar
lots of
bir dolu
lots of
sürüsüne bereket
lots of
derya gibi
lots of
kıyamet gibi
a good deal
bir dünya
a good deal
oldukça çok
a great deal
etek-etek
lots of
birçok

Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor. - Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.

Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor. - Lots of superstitions are still believed in.

a good deal
1. çok: That cost him a good deal. Ona pahalıya mal oldu. İts climate iş a good deal like Cairo´s. Havası Kahire´ninkine çok benziyor. 2. k. dili kelepir. 3. k. dili iyi bir şey
a good deal
iyi bir anlaşma
a great deal
çok

Bugün yapacak çok işim var. - I have a great deal to do today.

O, oldukça çok kazanır. - He earns a great deal.

a great deal
oldukça çok

Tom oldukça çok okur. - Tom reads a great deal.

Ona oldukça çok borçluyum. - I owe him a great deal.

lots of
çok

Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı. - The game excited lots of people.

Müzik dinlemek çok eğlenceli. - Listening to music is lots of fun.