The weather was hot. And pretty humid.
- Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
This park is pretty big; it has a lot of trees and many flowers.
- Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
The shoes you are wearing look rather expensive.
- Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
He looked quite tired.
- Oldukça yorgun görünüyordu.
Tom bought Mary a fairly expensive camera.
- Tom Mary'ye oldukça pahalı bir kamera aldı.
The surface of the object is fairly rough.
- Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
Such an event is quite common here.
- Böyle bir olay burada oldukça yaygındır.
Mary was such a lovely bride.
- Mary oldukça güzel bir gelindi.
Tom is quite good at cooking.
- Tom yemek pişirmede oldukça iyidir.
Tom's dog is a pretty good swimmer.
- Tom'un köpeği oldukça iyi bir yüzücü.
I have a good many things to do today.
- Bugün yapacak oldukça çok şeyim var.
Quite well, thank you.
- Oldukça iyiyim, teşekkür ederim.
Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
- Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I'm reasonably certain of it.
- Ben bundan oldukça eminim.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
This area has been considerably built up of late.
- Bu alan oldukça geç inşa edilmiştir.
Your family has considerably increased since my last voyage.
- Son yolculuğumdan beri ailen oldukça arttı.
The region is relatively rich in mineral resources.
- Bölge maden kaynakları açısından oldukça zengindir.
It seems perfectly reasonable.
- Oldukça makul görünüyor.
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.
- Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var.
Tom sort of liked Mary.
- Tom Mary'yi oldukça sevdi.
This place is sort of romantic.
- Bu yer oldukça romantik.
This typewriter has seen plenty of use.
- Bu daktilo oldukça sık kullanılmıştır.
Tom reads a great deal.
- Tom oldukça çok okur.
Tom travels a great deal.
- Tom oldukça çok seyahat eder.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
He speaks English fairly well.
- O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
Swimming is one thing I can do fairly well.
- Yüzme oldukça iyi yapabildiğim bir şey.