nezaketli

listen to the pronunciation of nezaketli
Türkisch - Englisch
kind
compassionate
benevolent; understanding
polite, kind, civil
good-hearted
gentle
polite, courteous; tactful, considerate
civil
accomplish
nezaket
kindness

I will never forget your kindness so long as I live. - Yaşadığım sürece nezaketini asla unutmayacağım.

I will never forget your kindness. - Ben senin nezaketini asla unutmayacağım.

nezaket
{i} courtesy

Your courtesy is appreciated. - Nezaketiniz takdir edilmektedir.

Tom didn't even have the courtesy to say that he was sorry. - Tom üzgün olduğunu söyleme nezaketinde bile bulunmadı.

nezaket
{i} politeness

Virtue, perhaps, is nothing more than politeness of soul. - Erdem, belki de sadece ruhun nezaketidir.

This is because of the difference between Japanese politeness and American politeness. - Bu Japon nezaketi ve Amerikan nezaketi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır..

nezaket
Grace
nezaket
gentle
nezaket
{i} comity
nezaket
genial
nezaket
polish
nezaket
civility

She answered him with cold civility. - O, onu soğuk nezaketle yanıtladı.

nezaket
{i} gallantry
nezaket
attentive
nezaket
mannerly
nezaket
attentiveness
nezaket
kindliness
nezaket
chivalry
nezaket
thoughtful
nezaket
civility res
nezaket
elegancy
nezaket
kindnesses
nezaket
violently
nezaket
delicate
nezaket
gracefulness
nezaket
gentleness
nezaket
mutually
nezaket
consideration
nezaket
purity
nezaket
{i} decency

Tom didn't have the decency to admit that he was wrong. - Tom hatalı olduğunu kabul edecek nezakete sahip değildi.

She had the decency to apologize. - Özür dileme nezaketi vardı.

nezaket
delicacy
nezaket
affableness
nezaket
daintiness
nezaket
suavity
nezaket
thoughtfulness
nezaket
devoir
nezaket
obligingness
nezaket
courteousness
nezaket
geniality
Nezaket
(isim) Courtesy, politeness
nezaket
delicateness, precariousness, uncertainty (of a situation)
nezaket
sweetness
nezaket
politeness, kindness, decency, courtesy, chivalry, civility res
nezaket
affability
nezaket
keenness
nezaket
decorum
nezaket
mildness
nezaket
politeness, courtesy; delicacy, tact, considerateness
nezaket
urbaneness
nezaket
complaisance
nezaket
graciousness
nezaket
galantness
nezaket
{i} urbanity
nezaket
graceful
nezaket
dainty
nezaket
devoirs
nezaket
refinement
Türkisch - Türkisch
İnce, nazik
NEZAKET
(Osmanlı Dönemi) Naziklik, incelik, zariflik. Kaba olmamak. Edeb, terbiye
nezaket
Önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
nezaket
Bir bütün lahananın içine kuşbaşı et konularak yapılan dolma
nezaket
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik
nezaket
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik: "Ben bu kıza bir türlü nezaket öğretemedim."- M. Ş. Esendal
nezaket
Bir iş veya durum için önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
nezaketli
Favoriten