makullük

listen to the pronunciation of makullük
Türkisch - Englisch
sensibleness
sanity
reasonableness
makul
reasonable

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university. - Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip

makul
{s} conceivable
makul
{s} just

Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water. - Açıklama makul geliyor ama bu sadece tutarlı değil.

The anti-smoking law is just, in my opinion. - Bence, sigara karşıtı yasa makul.

makul
judicious
makul
moderate

Moderate exercise is necessary for good health. - Makul bir egzersiz iyi sağlık için gereklidir.

Moderate exercise stimulates the circulation of blood. - Makul bir egzersiz kan dolaşımını artırır.

makul
decent

Tom has a decent salary. - Tom'un makul bir maaşı vardır.

I think it's time for me to buy a decent car. - Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır.

makul
{s} sober
makul
{s} logical
makul
amenable
makul
well-advised
makul
reasoned
makul
modest

There was a modest rise in prices last year. - Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.

makul
fairly

That's a fairly reasonable price. - O oldukça makul bir fiyat.

makul
plausible

This thing seems very plausible to me. - Bu şey benim için çok makul görünüyor.

Very simple was my explanation, and plausible enough—as most wrong theories are! - Benim açıklamam çok basitti ve yeterince makuldü. Birçok yanlış teorilerin olduğu gibi.

makul
rational
makul
sane
makul
{s} fair

We paid a fair price for it. - Bunu için makul bir fiyat ödedik.

I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable. - Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.

makul
sensible

This is a sensible approach. - Bu makul bir yaklaşımdır.

makul
right in one's head
makul
admissible
makul
valid
makul
advisable
makul
{s} probable
makul
palatable
mâkul
within reason

I'll give you anything you want within reason. - Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.

makul
reasonable, possible, rational, amenable, modest, sane, advisable, plausible, sensible
makul
level
makul
possible

I see no other possible explanation. - Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.

There's only one possible explanation. - Bunun tek bir makul açıklaması var.

makul
comprehensible
makul
acceptable
makul
sober minded
makul
reasonable, sensible
makul
downtoearth
makul
feasible
makul
comprehend
Türkisch - Türkisch

Definition von makullük im Türkisch Türkisch wörterbuch

MAKUL
(Osmanlı Dönemi) Söylenilen söz
MAKUL
(Osmanlı Dönemi) (Kavl. den) Denilmiş, söylenilmiş
makul
Aşırı olmayan, uygun, elverişli
makul
Belirli
makul
Akla uygun, akıllıca
makul
Akla uygun
makul
Akıllıca iş gören, mantıklı
makul
Belirli: "Tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ... isteme hakları vardır."- Anayasa
mâkul
(Osmanlı Dönemi) akla uygun, aklın kabul edeceği şey
makullük
Favoriten