O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Bir iş aramak için New York'a geldi.
- He came to New York in order to look for a job.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- Tom went out to look for something to eat.
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
- Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin.
- You can tell what a person is like by looking at his friends.
Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.
- Judy spends a lot of time looking in the mirror.
Sen kötü görünümlü değilsin.
- You're not bad looking.
O güzel görünümlü bir kadın.
- She's a fine looking woman.
He spent his life looking for the truth.
... looking for. ...
... If I'm not looking for a company's ...