kullanışsız

listen to the pronunciation of kullanışsız
Türkisch - Englisch
useless

Nothing in nature is useless. - Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.

Why do we learn so much useless stuff in school? - Neden okulda çok fazla kullanışsız şey öğreniyoruz?

impractical

The plan was rejected as being impractical. - Plan kullanışsız olduğu için reddedildi.

We all consider your idea to be impractical. - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.

incommodious
unhandy
useless, unhandy; unserviceable
disabled
unpractical
awkward
impracticable
unadaptable
unworkable
unwieldy
cumbersome, clumsy, awkward
(Bilgisayar) illegal
inutile
clunky
clumsy
intrusive
cumbersome
unuseful
kullan
{f} using

You should try to form the habit of using your dictionaries. - Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.

He broke the machine by using it incorrectly. - O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.

kullan
{f} used

Uranium is used in the production of nuclear power. - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

kullan
{f} exploiting

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

kullan
{f} ply
kullan
utilize

Atomic energy can be utilized for peaceful purposes. - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

I want you to utilize that object. - O nesneyi kullanmanı istiyorum.

kullan
used to

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere. - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

kullan
make use of

Let's make use of our time wisely. - Zamanımızı akıllıca kullanalım.

Many young people make use of their summer vacation to climb Mt. Fuji. - Birçok genç insan yaz tatilini Fuji Dağına tırmanmak için kullanıyor.

kullan
{f} use

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

Uranium is used in the production of nuclear power. - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.

kullan
{f} exploit

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them. - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

kullan
wield

Do you know how to wield an épée? - Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?

Sami was wielding a knife. - Sami bir bıçak kullanıyordu.

kullan
get round
kullan
got round
kullan
(Bilgisayar) play

Most of the online users I play poker with have been newbies. - Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play. - Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

Türkisch - Türkisch
Kullanılması güç, kullanılmaya elverişli olmayan
kullanışsız
Favoriten