He makes young girls' hearts flutter.
- O, genç kızların kalplerini çarptırıyor.
Our hearts are broken, our spirit is not.
- Kalplerimiz kırık ama ruhumuz değil.
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
seni seviyorum.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
With her heart pounding, she opened the door.
- Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
Eating too much fat is supposed to cause heart disease.
- Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.
I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
- Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.