At the end of the party, only two guests remained.
- Partinin sonunda, sadece iki misafir kaldı.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
How many days will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
I can't stay here forever.
- Sonsuza dek burada kalamam.
We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
I'm now staying at my uncle's.
- Şu an amcamın evinde kalıyorum.
A man named George was staying at a hotel.
- George adında bir adam bir otelde kalıyordu.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.
He remains loyal to his principles.
- O, prensiplerine sadık kalıyor.