The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
Jefferson remained calm.
- Jefferson sakin kaldı.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
How many days will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
A man named George was staying at a hotel.
- George adında bir adam bir otelde kalıyordu.
Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
- Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
He remains calm in the face of danger.
- O, tehlike karşısında sakin kalır.
The hotel remains closed during the winter.
- Otel kış boyunca kapalı kalır.