The anger in her face was unmistakeable.
- Yüzündeki kızgınlık yanlış anlaşılamazdı.
The anger in her face was unmistakeable.
- Yüzündeki kızgınlık belirgindi.
How dare you talk like that to me? he sputtered with indignation.
- Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin? o kızgınlıkla söyledi.
They may feel some resentment.
- Biraz kızgınlık hissedebilirler.
There was enormous resentment over high taxes.
- Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.
I hope Tom's not too mad at me.
- Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
Why are you mad at me?
- Niçin bana kızgınsın?
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
- Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
For some reason, she's really furious with me.
- Nedense, o bana gerçekten kızgın.
The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
Even Tom looked annoyed.
- Tom bile kızgın görünüyordu.
I was annoyed with him for keeping me waiting.
- Beni beklettiği için ona kızgındım.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
Sami was a little resentful because he worked so much.
- Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
Tom must be angry with Mary for what she did.
- Tom söylediğinden dolayı Mary'ye kızgın olmalı.
Tom must be furious with Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmalı.