Ummak bir strateji değildir.
- Hope is not a strategy.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
Bütün yapabileceğimiz ümit etmektir.
- All we can do is hope.
Artık bütün yapabileceğimiz Tom'un yapmaya söz verdiği şeyi yapmasını ümit etmektir.
- All we can do now is hope that Tom does what he's promised to do.
Hasta ümitsiz bir hasta.
- The patient is sick beyond all hope.
Mary, tatili sırasında dinlenmeyi çok ümit ediyor.
- Mary hopes to rest a lot during her vacation.
Ben sizin başarınız için umutluyum.
- I hope for your success.
Haber umutlarımızı yıktı.
- The news dashed our hopes.
Haber umutlarımızı yıktı.
- The news dashed our hopes.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Umarım beklentilerinize göre yaşayabiliriz.
- I hope we can live up to your expectations.
Umarım çok uzun süre beklemek zorunda değiliz.
- I hope we don't have to wait too long.
Emi'nin yakında ortaya çıkacağını umuyorum. Onu beklemekten usandım.
- I hope that Emi will appear soon. I'm tired of waiting for her.
Tom için yüksek emellerim var.
- I have high hopes for Tom.
Sen gerçekten ümitsizsin.
- You really are hopeless.
Lee durumun ümitsiz olduğunu kabul etmedi.
- Lee did not agree that the situation was hopeless.
Ebeveynler gelecek hakkında umutluydu.
- Parents were hopeful about the future.
Tom çok umutlu görünmüyor.
- Tom doesn't look very hopeful.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
- Tell him this is hopeless.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
- Tell her this is hopeless.
İnşallah yarın yağmur yağar.
- Hopefully it will rain tomorrow.
İnşallah, her şey yolunda gidecek.
- Hopefully, everything will turn out all right.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.
Tom'un iyileşeceğine dair hâlâ umutluyuz.
- We remain hopeful that Tom will recover.
O umutsuzca romantik.
- He is hopelessly romantic.
Tom, Mary'ye umutsuzca aşık.
- Tom is hopelessly in love with Mary.
İşlerin iyileşeceğini ummaya devam ediyoruz.
- I keep hoping that things will get better.
Ben Tom'la buluşacağımı ummaya devam ettim.
- I kept hoping I'd meet Tom.
Takeshima Günü belirleyerek, daha fazla Japon halkının Takeshima adaları hakkında bilgi öğreneceği umulmaktadır.
- By establishing Takeshima Day, it is hoped that more Japanese people will learn about the Takeshima islands.
Tom bir iş bulma ümidiyle Boston'a geldi.
- Tom came to Boston hoping to find a job.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Umarım kaza geçirmemiştir.
- I hope he hasn't had an accident.
Umarım biri bizi kurtarmak için gelir.
- I hope someone comes to rescue us.
Umarım biri bize yardım etmeye gelir.
- I hope someone comes to help us.
Umarım Tom fikrini değiştirecek.
- Hopefully, Tom will change his mind.
Umarım, Çin gezimizde eğleniriz.
- Hopefully, we'll enjoy our China trip.
O bir doktor olma ümidiyle okuyor.
- He studies in the hope of becoming a doctor.
Umudunu kaybedemezsin.
- You can't give up hope.
Ne olursa olsun asla umudunu kesmemelisin.
- No matter what happens, you should never give up hope.
Önceden annemin ben evlenene kadar yaşamasını umut ederdim.
- I once hoped that my mother would survive until I got married.
Tom umutla gülümsedi.
- Tom smiled hopefully.
We still have one hope left: my roommate might see the note I left on the table.
I still have some hope that I can get to work on time.
But now abideth faith, hope, love, these three; and the greatest of these is love. (1Cor. 13:13).
I hope everyone likes this definition.
I am still hoping that all will turn out well.
I've repaired it as well as I can - we'll just have to hope for the best.
Lieutenant Templeton of the 76th offered to lead the forlorn hope.
I am hopeful that I will recover from the disease.
Several presidential hopefuls are campaigning in New Hampshire this week.
A hopeless cause.
I am a woman, friendless, hopeless. -Shakspeare.
A hoping situation is not yet desolate..
I'm hoping the weather will be sunny tomorrow..
I promise that I will meet you tomorrow. Cross my heart and hope to die.
... working very closely with her. And this year we hope to make significant progress on that. ...
... And we hope that the things that you'll see at this ...