Birçok ülkede en yüksek ceza ömür boyu hapistir.
- In vielen Ländern ist die lebenslange Freiheitsstrafe die Höchststrafe.
O dağın yüksekliği nedir?
- Wie hoch ist jener Berg?
Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
- High fever is a prominent symptom of this disease.
Bu, günümün önemli olayıydı.
- This was the highlight of my day.
Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
- Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
Bu iş yüksek derecede yetenek gerektiriyor.
- This work calls for a high degree of skill.
A bird was flying high up in the sky.
- Ein Vogel flog hoch in der Luft.
The village is located high up in the mountains.
- Das Dorf liegt hoch oben in den Bergen.