There's nothing like a good hot bath.
- İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
There is nothing like cold beer on a hot day.
- Sıcak bir günde soğuk bir bira gibisi yok.
It sounds like they're not going to leave.
- Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
We'll use energy sources such as the sun and wind.
- Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
- Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
What kind of woman could love a guy like Tom?
- Tom gibi bir adamı ne tür bir kadın sevebildi.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
We should make something like that.
- Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
What I'm looking for looks something like this.
- Aradığım şey böyle bir şey gibi görünüyor.
Tom doesn't look like he's having any fun.
- Tom eğleniyor gibi görünüyor.
My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
- Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
I'll do as you advise.
- Tavsiye ettiğiniz gibi yapacağım.
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
- Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
Between ourselves, he seems to be a homosexual.
- Aramızda kalsın, o bir homo gibi görünüyor.
Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
- Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.