eğilimler

listen to the pronunciation of eğilimler
Türkisch - Englisch
trends

If current trends continue, the language will likely die in the near future. - Şimdiki eğilimler devam ederse, dil muhtemelen yakın gelecekte ölecektir.

Will those trends continue? - O eğilimler devam edecek mi?

conventions
eğilim
disposition
eğilim
leaning
eğilim
tendency

You have a tendency to talk too fast. - Çok hızlı konuşma eğiliminiz var.

Tom has a tendency to exaggerate. - Tom'un abartma eğilimi var.

eğilim
inclination

I don't have the time or the inclination. - Zamanım ya da eğilimim yok.

Tom doesn't have the time or the inclination to do that. - Tom'un bunu yapmak için zamanı ya da eğilimi yok.

eğilim
{i} trend

This topic is trending on Twitter. - Bu konu Twitter'da eğilim gösteriyor.

I don't think it's a trend. - Bunun bir eğilim olduğunu sanmıyorum.

eğilim
propensity

Sami has propensity for violence. - Sami'nin şiddete eğilimi var.

eğilim
drift
eğilim
predisposition
eğilim
{i} turn
eğilim
sense
eğilim
{i} tilt

The Earth is tilted at an angle of 23.4 degrees. - Dünya 23.4 derecelik bir açıyla eğilimlidir.

eğilim
predispose
eğilim
dip
eğilim
(Dilbilim) central tendency
eğilim
predisposition to
eğilim
desiring
eğilim
(Ticaret) leverage
eğilim
propensity for
eğilim
oblique
eğilim
propensity to
eğilim
liability
eğilim
mind

Tom tends to say the first thing that comes to his mind. - Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.

eğilim
penchant
eğilim
twist
eğilim
bent

He has a natural bent for music. - Onun müzik için doğal bir eğilimi var.

eğilim
stream
eğilim
affinity
eğilim
convention
eğilim
bias

People tend to look at others with bias. - İnsanlar diğerlerine ön yargı ile bakmak eğilimindedir.

eğilim
tendency; inclination, bent
eğilim
obliquity
eğilim
squint
eğilim
ply
eğilim
pulse
eğilim
affection
eğilim
(kötü) twist
eğilim
device
eğilim
notion
eğilim
gravitation
eğilim
current

If current trends continue, the language will likely die in the near future. - Şimdiki eğilimler devam ederse, dil muhtemelen yakın gelecekte ölecektir.

eğilim
set
eğilim
aptitude
eğilim
proclivity
eğilim
proneness
eğilim
relish
eğilim
tendency, inclination, trend, leaning, bias, bent, propensity
eğilim
{i} slant
eğilim
{i} tenor
nevrotik eğilimler
(Pisikoloji, Ruhbilim) neurotic trends
Türkisch - Türkisch

Definition von eğilimler im Türkisch Türkisch wörterbuch

Eğilim
trent
Eğilim
(Hukuk) TEMAYÜL
Eğilim
(Hukuk) TENDANCE
Eğilim
tandans
Eğilim
meyil

Tom mübalağa etmeye meyillidir. - Tom abartmaya eğilimlidir.

eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül: "İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır."- N. Ataç
eğilim
Para piyasalarında zamanla oluşan değişim, alım satım işlemleriyle ilgili iniş çıkış seyri
eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye ya da yapmaya içten yönelme
eğilim
Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül
eğilimler
Favoriten