doğma

listen to the pronunciation of doğma
Türkisch - Englisch
rising

The sun was on the point of rising in the east. - Doğuda güneş doğmak üzereydi.

born of
birth
rising (of the sun, the moon, or a star)
born

My parents have been married since before I was born. - Ebeveynlerim ben doğmadan önce evlendiler.

We aren't born with the capacity to carry out a happy coexistence. - Biz mutlu bir birlikteliği yürütme kapasitesi ile doğmadık.

emergence
resurrection
doğmak
{f} rise
doğmak
be born

Be born, get married, and die; always bring money. - Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.

doğma büyüme
native, born and bred
doğma büyüme
grassroots
doğma büyüme
native born
doğma büyüme
born and bred
doğma büyüme native of, born and bred
in (a place)
doğmak
{f} arise
doğmak
arrive
doğmak
born

Be born, get married, and die; always bring money. - Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.

The man was ashamed of being born poor. - Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.

doğmak
{f} emerge
doğ
birth date

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

May I have your birth date? - Doğum tarihinizi alabilir miyim?

doğmak
come about
doğmak
1.to be born
doğmak
begin
içine doğma
a hunch
içine doğma
premonition
doğmak
(Kanun,Ticaret) originate
doğmak
(Dilbilim) come out
doğmak
issue
doğ
be born

Life would be infinitely happier if we could only be born at the age of eighty and gradually approach eighteen. - Sadece seksen yaşında doğabilseydik ve yavaş yavaş on sekiz yaşına varabilseydik, yaşamımız çok daha mutlu olurdu.

A sure method to be rich is to be born rich. - Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.

doğmak
dawn
doğmak
was born
doğmak
emanate
doğmak
result
doğmak
grow of
anadan doğma
in the altogether
anadan doğma
in the raw
anadan doğma
a stark naked, in the nude, in the buff; from birth, congenital
anadan doğma
1. stark naked. 2. from birth, naturally. 3. congenital
anadan doğma
in one's birthday suit
doğ
birth

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

Tomorrow's my birthday. - Yarın benim doğum günüm.

doğ
(abbr. for doğum)
doğ
on
doğmak
grow out of
doğmak
ensue
doğmak
(for the sun, the moon, or a star) to rise
doğmak
spring
doğmak
to be born; (güneş, ay) to rise; (gün) to dawn; to happen, to arise, to spring, to result
doğmak
to appear, arise
doğmak
break through
doğmak
(güneş) rise
doğmak
to occur (to). doğduğuna inanıp öldüğüne inanmamak (Konuşma Dili) to look on the bright side of something and refuse to look on its dark side. doğduğuna (bin) pişman tired of life, unhappy, miserable. doğduğuna pişman etmek to make (someone) regret the day he was born
içe doğma
foreboding
içine doğma
foreboding
içine doğma
presentiment
içine doğma
presage
salt doğma süreci
birth process
yeniden doğma
a new lease of life
yeniden doğma
palingenesis
yeniden doğma
regeneration
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) yun. Fikir, rey
(Osmanlı Dönemi) Fls: Kat'i olarak ileri sürülen fikir
Doğmuş
Doğmak durumu
Doğmuş: "Vücut, sıtma nöbeti gibi sıcakla soğuğun karışmasından doğma garip ürpertilerle titriyordu."- R. N. Güntekin
Dünyaya gelme
Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber
doğma büyüme
Başlangıçtan beri
doğma büyüme
Herhangi bir yerde doğup yetişmiş
Doğmak
(Osmanlı Dönemi) SADARE
anadan doğma
Çırılçıplak
anadan doğma
Doğuştan olan
doğmak
Zihinde birdenbire oluşmak
doğmak
Dünyaya gelmek
doğmak
Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek: "Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı."- R. N. Güntekin
doğmak
Ufuktan yükselerek görünmek
doğmak
Ortaya çıkmak, sonucu olmak: "Nezaket denen şey, kadının hanımlaşması ile beraber doğdu."- F. R. Atay
doğmak
Düşünce, hayal gibi şeyler zihinde birdenbire oluşmak
doğmak
Ortaya çıkmak, sonucu olmak
Englisch - Türkisch

Definition von doğma im Englisch Türkisch wörterbuch

anadan doğma
bare-naked, bare-assed, bare-ass, in the altogether, in the buff, in the raw, raw, peeled, naked as a jaybird
doğma
Favoriten