Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
 - Is this a different word or just another form of the same word?
İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
 - Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
Değişik ülkelerden geliyoruz.
 - We come from different countries.
Değişiklik olsun diye neden farklı bir şey denemiyorsun?
 - Why not try something different for a change?
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
 - Your ideas are different from mine.
Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim.
 - I can add many sentences in different languages.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
 - I would do it in a different way than you did.
Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
 - There are many different types of cookies.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
 - You can get to her house in a variety of different ways.
Jimmy'nin resimleri diğer insanlarınkinden farklıydılar.
 - Jimmy's pictures were different from other people's.
Tom'u ilk kez gördüğümde, onun şimdiye kadar karşılaştığım diğer bir erkekten farklı olduğunu biliyordum.
 - When I first laid eyes on Tom, I knew he was different from any other man I'd ever met.
Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.
 - African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
 - Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.