türlü türlü

listen to the pronunciation of türlü türlü
Türkisch - Englisch
diverse
miscellaneous
divers
many kinds of
manifold
all sorts of, all manner of
all sorts of, miscellaneous, manifold, sundry
all sorts

All sorts of rumors were floating around about her. - Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.

different
varied
various
multifarious
sundry
bir türlü
in one way or another
bir türlü
just as bad
bir türlü
in no way
her türlü
every

Mary had every reason to be satisfied. - Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

bir türlü
somehow
her türlü
all kinds of

This shop has all kinds of foreign-language magazines. - Bu mağaza her türlü yabancı dil dergilerine sahiptir.

He comes into contact with all kinds of people. - Her türlü insanla bağlantı kurar.

her türlü
whatever
Cahil ile çıkma yola getirir başına bin türlü bela
(Atasözü) Lack of experience invites trouble
Birleşmiş Milletler Her Türlü Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Uluslararası Sözle
(Hukuk) United Nations International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşme
(Hukuk) United Nations Convention on the Elimination of All of Forms Discrimination Against Women
başka türlü
other

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

başka türlü
else

Tom can't really do much else. - Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.

başka türlü
differently; otherwise
başka türlü göstermek
dissemble
envai türlü/çeşitli/çeşit
of various kinds
her türlü ev işi yapan kimse
bottle washer
her türlü kötülüğü yapmak
do one's worst
her türlü yola basvurarak geçinmek
live by one's wits
her türlü yürüyüşe alışkın
(at) thoroughpaced
her türlü çabayı sarfetmek
make every effort
her türlü çabayı sarfetmek
make every endeavor
kendini başka türlü göstermek
personate
kendini başka türlü tanıtma
personation
saçları iki türlü olmak
to get old
türlü
(güveçte) olla
türlü
variegated
türlü
hotchpotch
türlü
stew made of mixed vegetables
türlü
sort, kind, variety
türlü
varied

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

türlü
various
türlü
mixed vegetables
türlü
hodge podge
türlü
various, diverse, assorted " muhtelif; meat and vegetable stew
türlü
olio
türlü
sundry
türlü
various, varied, diverse, multifarious
Türkisch - Türkisch
Çeşit çeşit
bin türlü
Birbirinden çok farklı biçimde, çok değişik biçimde
bin türlü
Birbirinden çok farklı, çok değişik
türlü
Herhangi bir yolda, herhangi bir biçimde
türlü
Herhangi bir yolda, herhangi bir biçimde: "Klasik şiirin yıkıldığından beri, şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor."- Y. K. Beyatlı. Çeşitli sebzelerle pişirilen etli yemek
türlü
Çeşitli sebzelerle pişirilen etli yemek
türlü
Çeşit veya çeşitleri toplayan daha geniş bir bölüm
türlü
Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif
türlü
Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif. Çeşit veya çeşitleri toplayan daha geniş bir bölüm
türlü türlü
Favoriten