I am ashamed of my son's conduct.
- Oğlumun davranışından utanıyorum.
You must answer for your careless conduct.
- Dikkatsiz davranışının hesabını vermelisin.
His behavior, as I remember, was very bad.
- Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
Tom decided to stop drinking and reform his behavior.
- Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi.
Her behaviour was out of the ordinary.
- Davranışı sıradışıydı.
Her behaviour isn't normal for a young girl.
- Onun davranışı genç bir kız için normal değil.
Tom can't put up with Mary's bad manners any longer.
- Tom Mary'nin kötü davranışlarına daha fazla katlanamaz.
Dr. Jackson has a good bedside manner.
- Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var.
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
I can't stand that attitude of his.
- Onun o davranışına dayanamam.
She gave her reporters social deportment tips.
- O muhabirlerine sosyal davranış ipuçları verdi.
Her actions disturb me.
- Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
- Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
Behaviour is the highest form of preaching.
- Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
- Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
He grumbled about the way they treated him.
- Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
He appears brave, but it's just an act.
- O cesur görünüyor fakat o sadece bir davranış.
Her actions disturb me.
- Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
I'm not accustomed to such treatment.
- Böyle bir davranışa alışık değilim.
Bad thoughts lead to bad deeds.
- Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar.
Many people cannot understand the way hackers behave.
- Birçok kişi bilgisayar korsanlarının davranış tavrını anlayamıyor.
He behaved in a cheap manner.
- O, adi davranış sergiledi.
He grumbled about the way they treated him.
- Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
What do you think of the way Tom has been behaving lately?
- Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
You should try to behave better.
- Daha iyi davranmaya çalışmalısın.
He behaves well in school but at home he causes problems.
- O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.