Basset hounds are gentle dogs.
 - Basset tazıları kibar köpeklerdir.
Are you still playing the bassoon?
 - Hâlâ bason çalıyor musun?
Are you still playing the bassoon?
 - Hâlâ bason çalıyor musun?
Tom doesn't know how to play the bass guitar.
 - Tom nasıl bas gitar çalacağını bilmiyor.
I quit playing the bass guitar.
 - Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.
The press is interested in his private life.
 - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Several politicians exerted strong pressure on the committee.
 - Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
This book will be printed next year.
 - Bu kitap, gelecek yıl basılacak.
Newly printed books smell good.
 - Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
The first edition was published ten years ago.
 - İlk baskı on yıl önce yayınlandı.
He had a book on physics published.
 - Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
He pressed the brake pedal.
 - O, fren pedaline bastı.
He pressed me to stay a little longer.
 - O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
The union is pressing for a ten-percent pay hike.
 - Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.
Time is pressing, and quick action is needed.
 - Zaman baskı yapıyor ve acil eylem gerekli.
The first printing machine was invented by Gutenberg.
 - İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
 - Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
 - O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.