arkadaşım

listen to the pronunciation of arkadaşım
Türkisch - Englisch

Definition von arkadaşım im Türkisch Englisch wörterbuch

arkadaş
{i} friend

Batman is friends with Robin. - Batman, Robin ile arkadaştır.

Spongebob and Patrick are friends. - Süngerbob ve Patrick arkadaştır.

arkadaş
buddy

He's my old drinking buddy. - O benim eski içki arkadaşım.

I feel your pain, buddy. - Acını hissediyorum, arkadaş.

arkadaş
mate

Tom and I are soul mates. - Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.

Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk. - Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.

arkadaş
bud

Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend. - Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.

Tom and I are fishing buddies. - Tom ve ben balıkçılık arkadaşlarıyız.

arkadaş
pal

She has a few pen pals. - Onun birkaç mektup arkadaşı var.

I halved the money with my pal. - Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.

arkadaş
companion

My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious. - Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve, benim şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine , onlar ciddi kaldılar.

He has been a good companion to me. - O bana iyi bir arkadaş olmuştur.

arkadaş
comrade

The young man bade farewell to his comrades and relatives. - Genç adam arkadaşlarını ve akrabalarını uğurladı.

He was angered by the murder of their comrades. - O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.

arkadaş
chap
arkadaş
fellow

He is always isolated from his fellow workers. - O her zaman iş arkadaşlarından izole edilmiştir.

He seems to be a nice fellow. - O, güzel bir arkadaş gibi görünüyor.

arkadaş
associate

I don't associate with people like Tom. - Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.

arkadaş
bedfellow
arkadaş
chum
arkadaş
brother

She fell in love with her friend's brother. - Arkadaşının erkek kardeşine âşık oldu.

We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too. - Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.

arkadaş
{i} familiar

My parents are familiar with her friend. - Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

arkadaş
connection
arkadaş
(Argo) homeboy
arkadaş
fella
arkadaş
(Argo) bloke
arkadaş
intimate

We're intimate friends. - Biz samimi arkadaşlarız.

arkadaş
cohort
arkadaş
(Argo) mellow
arkadaş
spouse
sevgili arkadaşım
dear friend
arkadaş
sidekick
arkadaş
company

A person is known by the company he keeps. - Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.

I just came along to keep Tom company. - Sadece Tom'a arkadaşlık etmek için geldim.

arkadaş
date

I have a date tonight with an old girlfriend. - Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var.

Tom discovered that Mary had dated his best friend. - Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.

arkadaş
helpmeet
arkadaş
pard

I pardoned my friend for his poor manners. - Kötü davranışları için arkadaşımı affettim.

arkadaş
comate
arkadaş
ally
arkadaş
partner

Tom doesn't have a partner. - Tom'un bir hayat arkadaşı yok.

Tom is my old partner. - Tom benim eski arkadaşım.

arkadaş
colleague

Go and speak to my colleague. - Git ve iş arkadaşımla konuş.

They are both colleagues of mine. - Onlar çalışma arkadaşlarımdır.

Arkadaş
matey
arkadaş
feller

He's a smart little feller. - O zeki küçük bir arkadaştır.

You're a mighty good feller. - Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.

arkadaş
compeer
arkadaş
consociate
arkadaş
friend, fellow, mate, crony, pal, chap; companion
arkadaş
sidekick; helpmate
arkadaş
confrere
arkadaş
luv
arkadaş
socius
arkadaş
mac

Tom and his friends all have Macbooks. - Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.

Mac is my friend. He likes dogs very much. - Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.

arkadaş
kamerad
arkadaş
amigo
arkadaş
pardner
arkadaş
cobber
arkadaş
{i} helpmate
bir arkadaşım
a friend of mine
bu arkadaşım için bir hediye
This is a gift for a friend
erkek arkadaşım ile beraberim
I am with my boyfriend
kız arkadaşım ile beraberim
I am with my girlfriend
Türkisch - Türkisch

Definition von arkadaşım im Türkisch Türkisch wörterbuch

arkadaş
Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik: "Nedret'in arkadaşları bizi nezaketen davet ettiler."- M. Yesarî
arkadaş
bektâş
Arkadaş
(Osmanlı Dönemi) ADİD
Arkadaş
enise
Arkadaş
refik
Arkadaş
yaren
Arkadaş
semir
Arkadaş
arkadaş
Bir işte birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik, yâren
arkadaş
Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri