Definition von acele etme im Türkisch Englisch wörterbuch
- scurrying
- (Konuşma Dili) take it easy
- hurrying
Don't hurry if there's no purpose to your hurrying.
- Acele etmen için bir amacın yoksa acele etme.
I don't see any reason for hurrying.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
- take your time
Take your time. There's no hurry.
- Acele etme. Aceleye gerek yok.
Take your time, or you may make some mistakes.
- Acele etme, yoksa bazı hatalar yapabilirsin.
- take the time
- scurry
- {i} rush
We have time, there's no rush.
- Acele etmeyin, zamanımız var.
Although you rushed, you're not ready.
- Acele etmene rağmen, sen hazır değilsin.
- acele etmek
- {f} rush
I don't see any reason for rushing.
- Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
I didn't want to rush into anything.
- Ben hiçbir şeye acele etmek istemedim.
- acele etmek
- hurry up
You have to hurry up.
- Acele etmek zorundasın.
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
- Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
- acele etmek
- {f} hurry
We've really got to hurry.
- Gerçekten acele etmek zorundayız.
You don't have to hurry.
- Acele etmek zorunda değilsiniz.
- acele et
- hurry up
Hurry up, or you will be late for the last train.
- Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
Hurry up or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
- acele etmek
- to hurry (up), to rush, to hasten, to buck up, to make haste, to get a move on, to jump to it
- acele etmek
- {f} trot
- acele et
- (Argo) get cracking
- acele et
- look lively
- acele etmek
- gog
- acele etmek
- make it snappy
- acele etmek
- (Argo) get cracking
- acele etmek
- fly off
- acele etmek
- streak
- acele etmek
- (deyim) jump the gun
- acele etmek
- (Konuşma Dili) be off
- acele etmek
- come along
- acele etmek
- be quick
- acele etmek
- scuddle
- acele etmek
- hurry (up)
- acele etmek
- speed up
- acele etmek
- hustle
- acele etmek
- bustle
- acele etmek
- rushed
- acele et
- {f} hurried
He hurried so as to be in time for the train.
- Trene zamanında yetişmek için acele etti.
They hurried to their father's rescue.
- Babalarını kurtarmak için acele ettiler.
- acele et
- {f} rushed
Sami rushed to pick up Layla from school.
- Sami, Leyla'yı okuldan almak için acele etti.
Although you rushed, you're not ready.
- Acele etmene rağmen, sen hazır değilsin.
- acele et
- {f} bustle
- acele et
- {f} hurrying
Hurrying leads to mistakes being made.
- Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
Don't hurry if there's no purpose to your hurrying.
- Acele etmen için bir amacın yoksa acele etme.
- acele et
- {f} rush
There's no need to rush.
- Acele etmeye gerek yok.
Don't rush into marriage.
- Evlenmek için acele etmeyin.
- acele et
- {f} scurry
- acele et
- {f} bustling
- acele etmek
- nip
- acele etmek
- press forward
- acele etmek
- get a move on
- acele etmek
- jump to it
- acele etmek
- bolt
- acele etmek
- hasten
- acele etmek
- get one's skates on
- acele etmek
- put one's skates on
- acele etmek
- look sharp
- acele etmek
- push on
- acele et
- {f} hurry
Hurry, or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
Hurry up or you'll miss the train.
- Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
- acele etmek
- Hurry (up), rush, hasten, buck up, make haste, get a move on, jump to it
- acele etmek
- make away
- acele etmek
- get/put one's skates on
- acele etmek
- to hurry up
- acele et
- look sharp
- acele et
- look slippy
- acele et
- hurry up!
- acele et
- come along
- acele et
- step on it
- acele et
- snap to it
- acele et
- snap it up
- acele etmek
- shake a leg
- acele etmek
- to be in a hurry
- acele etmek
- {f} buck up
- acele etmek
- put a jerk in it
- acele etmek
- {f} drive
- acele etmek
- {f} scurry
- acele etmek
- step on it
- acele etmek
- {f} scour
- acele etmek
- look alive
- acele etmek
- scour about
- acele etmek
- {f} hie
- acele etmek
- make haste
- acele etmek
- be in a hurry
- acele etmek
- {f} hotfoot
- acele etmek
- hotfoot it
