Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
- Hurrying leads to mistakes being made.
Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
- I don't see any reason for hurrying.
Ben acele etmek için herhangi bir neden görmüyorum.
- I don't see any reason for hurrying.
Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
- Hurrying leads to mistakes being made.
Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
- Hurry up, or you will be late for the last train.
Buradan aceleyle ayrıldı.
- She left here in a hurry.
Acele etmek zorunda değilsiniz.
- You don't have to hurry.
Acele etmek zorunda olmadığımızı söyledim.
- I said we don't have to hurry.
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Tom ve Mary okula gitmek için telaş içindeydiler.
- Tom and Mary were in a hurry to get to school.
Çabuk! Biz geç kalacağız.
- Hurry up! We'll be late.
Çabuk ol, yoksa uçak sensiz gidecek.
- Hurry, or the plane will leave you behind.
Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
- Hurry up or you'll miss the train.
Acele et, yoksa treni kaçıracaksın.
- Hurry up, or you'll miss the train.
İşi hızlandırmak zorunda kaldım.
- I had to hurry the work.
İşi hızlandırmak zorunda kaldım.
- I had to hurry the work.
If you don't hurry you wont finish on time.