Tom's statement is pure nonsense.
- Tom'un açıklaması tamamen saçma.
Tom made a false statement to the police.
- Tom polise yanlış açıklama yaptı.
I can't remember his explanation.
- Onun açıklamasını hatırlayamıyorum.
Thank you for your explanation.
- Açıklaman için teşekkürler.
The children didn't seem to understand the instructions.
- Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
The sight was splendid beyond description.
- Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
He wrote a fine description of what happened there.
- O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.
According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
- İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
He had no difficulty in explaining the mystery.
- Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
Tom had trouble explaining what he wanted.
- Tom'un ne istediğini açıklama sorunu vardı.
Her account of the incident agrees with yours.
- Onun olayla ilgili açıklaması sizinki ile uyuyor.
All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
- Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
- Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
- Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
The children didn't seem to understand the instructions.
- Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
Don't add annotations.
- Ek açıklamalar katmayın.
Don't include annotations as part of sentences.
- Açıklamaları cümlelerin bir parçası olarak dahil etmeyin.
Thanks for the clarification.
- Açıklama için teşekkürler.
I just want clarification.
- Ben sadece açıklama istiyorum.
The economic minister gives a weekly report.
- Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.
The economic minister gives a yearly report.
- Ekonomi bakanı yıllık açıklama yapar.
The leader made formidable declarations.
- Lider müthiş açıklamalar yaptı.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
- Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
İhtimamla izahını yaptı.
- Özenle açıklamasını yaptı.