şu

listen to the pronunciation of şu
Türkisch - Englisch
(İnşaat) that

This is a good book, but that is better. - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

This is a post office and that is a bank. - Bu bir postane, şu ise bir bankadır.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

How many computers have you had so far? - Şu ana kadar kaç tane bilgisayarın oldu?

You have been doing well at school so far. - Şu ana kadar okulda iyi gidiyorsun.

şu an
{i} present

The present government has many problems. - Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var.

What defect can you find in the present system of education? - Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

şu anda
currently

Tom isn't currently in prison. - Tom şu anda hapishanede değil.

Tom currently teaches English in Japan. - Tom şu anda Japonya'da İngilizce öğretiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

Are you ready to order now? - Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

Tom must be over thirty by now. - Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.

Tom certainly has had more than one job offer by now. - Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.

şu ana kadar
until now

For some reason the microphone wasn't working until now. - Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

Sorry, I didn't read your comment until now. - Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.

şu ana kadar
up to now

Up to now, how many books do you think you've read? - Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

şu anda
yet

Do you have any plans yet? - Şu anda hiç planın var mı?

I believe Elvis yet lives. - Elvis'in şu anda yaşadığına inanıyorum.

şu anda
just now

My father is busy just now. - Babam şu anda meşgul.

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

Tom suggested that Mary should resign from her current job and find another one. - Tom Mary'nin şu anki işinden istifa etmesi ve yeni bir tane bulması gerektiğini önerdi.

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

Bill, did you take Spot for a walk yet? - Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played. - Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

şu anda
at present

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

Long skirts are out of fashion now. - Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.

Mt. Asama is now dormant. - Asama yanardağı şu an hareketsiz.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

şu anda
at the moment

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

şu sıralar
recently

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

şu an
at present

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Your present trouble is on my mind all the time. - Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.

Tom isn't content with his present salary. - Tom şu anki maaşından memnun değil.

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
Türkisch - Türkisch
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı