My mother died when I was a kid.
- Annem ben çocukken öldü.
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Larry Ewing is married and the father of two children.
- Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night.
- Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Larry Ewing is married and the father of two children.
- Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
When I was a child, my mother would often read fairy tales to me.
- Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.
Children like fairy tales.
- Çocuklar peri masallarını severler.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
Chicken pox is a common childhood illness.
- Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
I had chicken pox as a kid.
- Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
The boy standing over there is my son.
- Orada duran çocuk benim oğlumdur.
The boy singing a song is my brother.
- Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
I'm instinctively bad with children and infants.
- Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
Tom is a spoiled little brat.
- Tom şımarık küçük bir çocuk.
You're acting like a spoiled brat.
- Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
A child is spoiled by too much attention.
- Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.
Children should not be spoiled.
- Çocuklar şımartılmamalı.