considerable in number or quantity

listen to the pronunciation of considerable in number or quantity
İngilizce - Türkçe

considerable in number or quantity teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

some
birkaç

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti. - He got a broken jaw and lost some teeth.

some
biraz

Biraz kahve ister misin? - Would you like some coffee?

Etinin üzerine biraz tuz koy. - Put some salt on your meat.

some
bazı

Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum. - I'm having some problems compiling this software.

Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar. - Some read books just to pass time.

some
keybir
some
kimisi

Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti. - Some went on foot, and others by bicycle.

some
{s} ne biçim
some
{s} çok iyi

Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler. - Some animals are very good at climbing.

Tom'un bazı çok iyi fikirleri var. - Tom has some very good ideas.

some
{s} bir parça

Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor. - The air feels somewhat cold this morning.

Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı. - On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.

some
bir bölümü
some
{s} yaklaşık

Burası yaklaşık 500 yıl önce yapıldı. - This was built some 500 years ago.

Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu. - Something horrible happened about three hours ago.

some
{s} epey
some
aşağı yukarı

Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı. - Sami kidnapped something like a hundred women.

Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu. - The legal costs set him back something in the order of £9,000.

some
{s} acayip

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var. - That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

Bu evle ilgili acayip bir şey var. - There's something strange about this house.

some
bir kısım
some
{s} amma
some
oldukça

Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor. - Some people think the government has way too much power.

Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var. - Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.

some
bazı bölümleri

İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor. - Some parts of the British proposal seem unacceptable.

İngilizce - İngilizce
some
considerable in number or quantity

    Heceleme

    con·sid·e·ra·ble in num·ber or quan·ti·ty

    Türkçe nasıl söylenir

    kınsîdırıbıl în nʌmbır ır kwäntıti

    Telaffuz

    /kənˈsədərəbəl ən ˈnəmbər ər ˈkwäntətē/ /kənˈsɪdɜrəbəl ɪn ˈnʌmbɜr ɜr ˈkwɑːntətiː/