Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
 - Compare your answer with Tom's.
Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
 - Compare your translation with the one on the blackboard.
Karşılaştırma yapmak gerçekten zor.
 - It's really tough to compare.
Cevabını Tom'unkiyle karşılaştır.
 - Compare your answer with Tom's.
Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
 - Your achievements cannot be compared with mine.
Düşünmek kıyaslamaktır.
 - To think means to compare.
Kendini onlarla kıyaslama.
 - Don't compare yourself to them.
Lütfen beni erkek kardeşimle kıyaslama.
 - Please don't compare me with my brother.
Hayat çoğu zaman bir dağa tırmanmakla karşılaştırılmıştır.
 - Life has often been compared to climbing a mountain.
Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
 - We compared his work with hers.
Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
 - Your achievements cannot be compared with mine.
Sen elmalarla portakalları karşılaştırıyorsun!
 - You're comparing apples and oranges!
Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!
 - You're comparing chalk and cheese!
Düşünmek kıyaslamaktır.
 - To think means to compare.
We compare good as good, better, best.
A sapling and a fully-grown oak tree do not compare.
Astronomers have compared comets to dirty snowballs.
You can't compare my problems and yours.
... everything only has a value depending on what we compare it to ...
... Now compare it with the age pyramid for the poor countries. The base of the pyramid ...