beli̇rli̇

listen to the pronunciation of beli̇rli̇
Türkçe - İngilizce

beli̇rli̇ teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

belirli
significant
belirli
specific

In American football the defense has a specific job. - Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.

I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day. - Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.

belirli
certain

I can trust him to a certain extent. - Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.

Properly used, certain poisons will prove beneficial. - Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.

belirli
particular

I don't think Tom is the right person for this particular job. - Tom'un bu belirli iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.

I have nothing particular to do. - Yapacak belirli bir şeyim yok.

belirli
definite

In Esperanto there is no indefinite and only one definite article. - Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.

The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character. - Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.

belirli
precise
belirli
discrete
belirli
(Gıda) explicit function
belirli
limited
belirli
(Ticaret) settled
belirli
determinateness
belirli
acquired
belirli
notable
belirli
firm
belirli
slipt
belirli
determined, certain, definite, particular
belirli
stated
belirli
definitive
belirli
determinate
belirli
clear
belirli
set

I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day. - Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.

I set myself realistic goals. - Kendime gerçekçi hedefler belirliyorum.

belirli bir
a certain
belirli bir ücret karşılığı
for a certain fee
belirli düzeyde
at a certain level
belirli frekans
certain frequency
belirli amaç
specific aim
belirli belirsiz
dim, indistinct
belirli bir topluluğa özgü hastalık
endemic
belirli bir uzaklık
certain distance
belirli biçimi olmayan kısa müzik parçası
bagatelle
belirli geçmiş zaman
definite past tense
belirli hizmetler için ödenen vergiler ve ücretler
(Hukuk) charges for specific services
belirli integral
definite integral
belirli nedenlerle
for certain reasons
belirli süre
time limit
belirli türde mal veya malzeme satan kimse
chandler
belirli
concrete
belirli
unambiguous
Belirli
given

The more people buy a given item of merchandise, the higher its price. - İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.

belirli
certain to
C-günü'nde, konuşlanma harekatının başladığı veya başlamak üzere olduğu belirli
(Askeri) specific hour on C-day at which a deployment operation commences or is to commence
D günü: Belirli bir harekatın başladığı ya da başlayacağı gün (NATO)
(Askeri) unnamed day on which operations commence or are scheduled to commence
belirli
prescribed
hedeflenen belirli araştırma
(Askeri) target population
nakil halinde (bulunan bir malın, seyir halindeki taşıyıcı aracın belirli bir mu
(Askeri) in-transit visibility
Türkçe - Türkçe

beli̇rli̇ teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

belirli
Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen
belirli
Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen: "Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı."- E. Bener
belirli belirsiz
Yarı belirgin durumda, az çok belli olan
belirli geçmiş
Fiilin belirttiği kavramın, içinde bulunan zamandan önce olup bittiğini kesinlikle bildiren kip, -di'li geçmiş, görülen geçmiş. Bu zaman Türkçede -dı (-di) / -tı (-ti) ekiyle karşılanır: al-dı, bil-di, saç-tı, seç-ti vb
belirli nesne
Belirtme durumu ekini almış, geçişli fiil durumunda olan yüklemle ilgili kelime veya kelime grubu
Belirli
makul