belası

listen to the pronunciation of belası
Türkçe - İngilizce

belası teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

baş belâsı
pain in the neck
belâ
calamity
bela
trouble

The lie got him in trouble when his boss found out the truth. - Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.

I will go through that trouble again. - O belaya tekrar katlanacağım.

belâ
{i} trouble

I will go through that trouble again. - O belaya tekrar katlanacağım.

I am forever in trouble. - Benim her zaman başım belada.

baş belâsı
bother
belâ
{i} pest
allah'ın belası
heck

Your face is all over the BBC, Dima! Al-Sayib exclaimed. They say you slept with 25 men and then killed them! How the heck did you do that?! - Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!Al-Sayip bağırdı. Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!

allah'ın belâsı
damn
bela
problem
baş belâsı
nuisance
belâ
{i} plague

The plague has devastated entire cities. - Bela bütün şehri mahvetti.

The boll weevil has long plagued cotton crops. - Pamuk kurdu uzun zamandır pamuklu bitkilerin başına bela olmuş durumda.

belâ
{i} ill
bela
destruction
bela
evilness
bela
annoyance
bela
(Otomotiv) mess

Tom was the one who got us into this mess. - Başımızı belaya sokan kişi Tom'du.

bela
visitation
bela
evilest
bela
(Konuşma Dili) hornets' nest
bela
(Konuşma Dili) a hornet's nest
bela
misadventure
bela
eviler
baş belâsı olmak
bother
bela
scourge
bela
bugger
bela
tartar
bela
hassle
bela
evil

Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil. - Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

bela
scrape
bela
predicament
baş belâsı
stiff
bela
scourges
belâ
{i} bore
Allahın belası
1. nuisance, pest. 2. pestiferous, pesky
Allahın belası
damn, blasted, confounded
allah'ın belâsı aptal
damned fool
ar belası
the trouble one gets into to protect one's honor
baş belası
a) nuisance, pain, pest, plague, pain in the neck, troublemaker b) troublesome
baş belası
nuisance, troublesome person or thing
baş belâsı
hellbender
baş belâsı
headache

Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities. - Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.

baş belâsı
a thorn in the flesh
baş belâsı
a thorn in the side
baş belâsı
troublemaker

Tom was a big troublemaker in school. - Tom okulda büyük bir baş belasıydı.

And she is always a troublemaker. - Ve o her zaman bir baş belasıydı.

baş belâsı
tease
baş belâsı
annoyance
baş belâsı olan
headachy
baş belâsı olan
plaguy
bela
trouble, misfortune, calamity, evil; nuisance, plague, pest
bela
misfortune

Misfortunes always come in threes. - Belalar hep üçerli gelir.

bela
grief
belâ
affliction
belâ
damnation
belâ
curse
belâ
darned
belâ
nuisance

The telephone can be a nuisance. - Telefon bir baş belası olabilir.

Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen. - Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.

belâ
rock
belâ
scourge
belâ
tribulation
belâ
evil

Marriage, if one will face the truth, is an evil, but a necessary evil. - Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

belâ
destruction
belâ
misadventure
belâ
{i} misfortune

Misfortunes always come in threes. - Belalar hep üçerli gelir.

gönül belası
trouble caused by love
hatır belası
burdensome obligation undertaken out of respect or friendship for someone
namus belası the suffering one undergoes or the loss one sustains
for the sake of one's honor or reputation
Türkçe - Türkçe

belası teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

belâ
sınamak,denemek ve imtihan etmek için Allah tarafından insanlara verilen gam,tasa,musîbet,afet ve sıkıntı gibi nefsin hoşuna gitmeyen şeyler
Allahın belası
Varlığı üzüntü veren
BELA
(Osmanlı Dönemi) Farsçada "Belî" diye söylenir
BELA
(Osmanlı Dönemi) Evet. (Nefiyden sonra isbat için söylenir.) Meselâ: Kur'ân-ı Kerim'de mezkûr; Cenab-ı Hakkın ruhlara karşı, "Ben Azîmüşşan sizin rabbiniz değil miyim?" diye sorduğunda, ruhlar $ Yâni: "Evet sen bizim Rabbimizsin" dediler. (Bak: Bezm-i Elest)
BELÂ
(Osmanlı Dönemi) Yaramaz nesne. (Bak: Sadaka)(Ey insan! Mâdem canavar sûretinde bir hayvan, insanların hânesine misafir geldiği vakit berekete medar oluyor; öyle ise, mahlukatın en mükerremi olan insan; ve insanların en mükemmeli olan ehl-i iman; ve ehl-i imanın en ziyade hürmet ve merhamete şâyan aceze, alil ihtiyareler; ve alil ihtiyarların içinde şefkat ve hizmet ve muhabbete en ziyâde lâyık ve müstahak bulunan akrabalar; ve akrabaların içinde
BELÂ
(Osmanlı Dönemi) (c.: Belâyâ) Afet. Sıkıntı. Tasa, kaygı. Musibet. Mücazat. İmtihan. Dâhiye
Bela
(Osmanlı Dönemi) SANDİD
Bela
hezep
Belâ
(Osmanlı Dönemi) BİLV
Belâ
(Osmanlı Dönemi) KUŞ'AM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAMAM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DERDEBİS
Belâ
(Osmanlı Dönemi) YESTEUR
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAMMA
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DI'BİL
Belâ
(Osmanlı Dönemi) ADMER
Belâ
(Osmanlı Dönemi) SAYADİD
Belâ
(Osmanlı Dönemi) ŞİBDİ'
Belâ
(Osmanlı Dönemi) DEYLEM
Belâ
(Osmanlı Dönemi) HAYTEUR
baş belası
Sıkıntı, üzüntü veren
bela
Hak edilen ceza
bela
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse: "Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum."- Y. K. Beyatlı
bela
İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
bela
içinden çıkılması güç durum
bela
Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
gönül belası
Aşkın verdiği sıkıntı, dert
hatır belası
Sevgi, saygı duyulan biri için katlanılan sıkıntı
namus belası
Namusunu ve halk arasındaki saygınlığını korumak için katlanılan sıkıntı
İngilizce - Türkçe

belası teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bela
sınamak,denemek ve imtihan etmek için Allah tarafından insanlara verilen gam,tasa,musîbet,afet ve sıkıntı gibi nefsin hoşuna gitmeyen şeyler