Arka planda çalan hoş bir gitar sesi vardı.
- Im Hintergrund erklang angenehmes Gitarrenspiel.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Ben ısıya duyarlı olduğum gibi, yaz aylarında klima olmadan rahatça yaşayamam.
- As I'm sensitive to heat, I can't live comfortably without air-conditioning in summer.
Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
- The style is nice, but do you have it in a different color?
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
It has a pleasant odor.
- Es hat einen angenehmen Geruch.
I was pleasantly surprised.
- Ich war angenehm überrascht.