Bir tablet, tek bir ünitede ekran devresi ve pili olan bir mobil bilgisayardır.
- A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.
Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?
- Would you please send the remaining five units right away?
Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Bir santimetre bir uzunluk ölçüsü birimidir.
- A centimeter is a unit of length.
Bir ışık yılı bir mesafe birimidir. Bu, ışığın bir yılda seyahat edebileceği mesafedir.
- A light-year is a unit of distance. It is the distance that light can travel in one year.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
- Marriage is a unity made from love.
Birlik paradan daha iyidir.
- Unity is better than money.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
- Were you the one who planned this whole thing?
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Eğer su olmasa canlılar yaşayamaz.
- If it were not for water, no living things could live.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Çocukların çok şeye ihtiyacı var, ancak her şeyden önce sevgiye ihtiyaçları var.
- Children need many things, but above all they need love.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
- Tom bought a few things he didn't need.
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
Onların takımının güçlü bir birlik duyusu var.
- Their team has a strong sense of unity.
Tom Hawaii'nin ABD'nin bir parçası olduğunu bilmiyordu.
- Tom didn't know that Hawaii was part of the United States.
Çalışma ABD'de hayatın çok önemli bir parçasıdır.
- Work is a very important part of life in the United States.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I would like to go to the United States one day.
Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
- The United States borders Canada.
The centimetre is a unit of length.
We shipped nearly twice as many units this month as last month.
The fifth tank brigade moved in with 20 units. (i.e., 20 tanks).
... unit someone who isn't desperately hungry and needy someone who doesn't ...
... unit major airlines and it becomes what you do when you're not really serious ...