Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
 - My mother made some new clothes.
Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
 - My father bought some CDs for my birthday.
Biraz kahve ister misin?
 - Do you want some coffee?
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
 - I need some body lotion.
Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
 - Did you know that some foxes lived on this mountain?
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
 - Some read books just to pass time.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
 - Some went on foot, and others by bicycle.
O, çok iyi olduğum bir şey değil.
 - It's not something I'm very good at.
Tom bazı çok iyi sorular sordu.
 - Tom asked some very good questions.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
 - On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Tom bir parça müzisyen.
 - Tom is something of a musician.
Burası yaklaşık 500 yıl önce yapıldı.
 - This was built some 500 years ago.
O hayır kuruluşuna yaklaşık iki milyar yen bağışta bulunan birinin adı verildi.
 - That charity is named after someone who contributed about two billion yen.
Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı.
 - Sami kidnapped something like a hundred women.
Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu.
 - The legal costs set him back something in the order of £9,000.
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
 - That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
Bu evle ilgili acayip bir şey var.
 - There's something strange about this house.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
 - It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
O, oldukça sık olan bir şeydir.
 - That's something that happens quite often.
İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor.
 - Some parts of the British proposal seem unacceptable.