Kasıtlı bir şekilde bana baktı ve toplantı salonundan ayrıldı. - She looked at me in a deliberate way and left the meeting room.
O, camı kasıtlı olarak kırdı. - He deliberately broke the glass.
Jüri üç gün boyunca düşündü. - The jury deliberated for three days.
Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun? - Do you think that was deliberate?