Is there any other way I can pay you?
- Sana ödeme yapabilmemin başka bir yolu var mı?
I've figured out that the only way I can do this is to get Tom to help me.
- Bunu yapabilmemin tek yolunun Tom'u bana yardım ettirmek olduğunu anladım.
He works hard so that he can study abroad.
- O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
This table is made of wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
- Dr. Jackson otopsi yapıyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
- Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
She has made up her mind to go to America to study.
- O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
They voted to create a committee.
- Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Butter is made from cream.
- Tereyağı kaymaktan yapılır.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.