yırtık

listen to the pronunciation of yırtık
Türkçe - İngilizce
tear
torn

She had the book with a torn cover under her arm. - Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates. - Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

rip
laceration
lacer
brazen-faced
ripped
forward
shameless
(Otomotiv) cracking
slit
tear, rent, rip
rupture
shameless, brazen-faced, brazen
slash
torn, rent, ripped
torn, ripped; shameless, brazen-faced, forward; rip, rent
rent
{i} tore
tear in
ragged
yırtık pırtık
shabby
yırtık pırtık
ragged
yırtık pırtık
threadbare
yırtık pırtık
in rags
yırtık pırtık
seedy
yırtık pırtık giysi
tatters
yırtık pırtık olmak
be in tatters
yırtık yer
tear
yırtık bir şekilde
tornly
yırtık para
destroyed banknote
yırtık pırtık
tattered and torn
yırtık pırtık
in rags, ragged, threadbare, tattered, out at (the) elbows
yırtık pırtık
tattered

Mary thought to herself that she ought to buy a new cover for the ironing board since the old one was getting pretty tattered. - Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

yırtık pırtık
tatty
yırtık pırtık
tacky
yırtık pırtık full of tears, full of rips
very torn
yırtık pırtık olma
raggedness
yırtık
torn end
(giysi) yırtık pırtık
ragged
perdesi yırtık/sıyrık shameless, brazen
(person)
Türkçe - Türkçe
Yırtılmış olan
Utanması, çekinmesi olmayan
Cırlak, tiz, keskin
YIRTIK
Utanması, çekinmesi olmayan: "Becerikli, yırtık bir kız değil ki, mağazalarda iş arasın, bulsun."- P. Safa
YIRTIK
Cırlak, tiz, keskin (ses): "Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor."- R. N. Güntekin
YIRTIK
Yırtılma sonucu oluşmuş yarık
YIRTIK
Eskimiş, parçalanmış
YIRTIK
Yırtılmış olan: "Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi."- Ö. Seyfettin
yırtık pırtık
Parça parça olmuş, eskiyip parçalanmış, eski püskü
perdesi yırtık
Utanmaz, arlanmaz
yırtık