O bütünüyle adil değil.
- That's totally unfair.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Sorusuna çok şaşırdım.
- I was terribly confused by his question.
Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım.
- It's terribly cold. I think I'm going to catch a cold.
Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.
- Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
Oh, son derece üzgünüm.
- Oh, I'm terribly sorry.
Sami, Leyla'yı korkunç bir şekilde özlüyordu.
- Sami missed Layla terribly.
Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum.
- I'm terribly ashamed of this.
O tamamen kesin değildir.
- It isn't totally exact.
Siz acayip kılıklı herifler tamamen cahilsiniz.
- You guys are totally clueless.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.