Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
- Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
Dalgıçlar deniz yatağında bir enkaz buldu.
- The divers found a wreck on the sea-bed.
Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
- This forest is full of diversity.
Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
- Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
Bu oda birçok amaçla kullanılır.
- This room is used for various purposes.
O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- She was mimicking the various people in our office.
Değişik bilgiler topladı.
- He collected various information.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.
Shortly after this I had to go out of town. Divers sound sportsmen had invited me to pay visits to their country places, and it wasn't for several months that I settled down in the city again.
The reasons are various.
You have broken various of the rules.
... And you heard about Hugo introducing the various mobile ...
... coexistence of various religions is exemplary in this country ...