to give birth to someone or something

listen to the pronunciation of to give birth to someone or something
İngilizce - Türkçe

to give birth to someone or something teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bear
{f} taşımak

Bu mektup bir yabancı damgası taşımaktadır. - This letter bears a foreign stamp.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince. - The ice on the lake is too thin to bear your weight.

bear
{i} ayı

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu. - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.

Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim. - When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
give birth to
(deyim) yol açmak
give birth to
doğum yapmak
give birth to
meydana getirmek
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
give birth to
doğurmak

Birçok ebe geleceğe doğurmak için gereklidir. - Many midwives are needed in order to give birth to the future.

give birth to
doğur

Birçok ebe geleceğe doğurmak için gereklidir. - Many midwives are needed in order to give birth to the future.

Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir. - Mary intends not to give birth to more than two children.

bear
(Finans) Borsa spekülatörü
give birth to
Kaynağı olmak
to give birth
doğurmayı
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
give birth to
(çocuk/yavru) doğurmak
give birth to
dünyaya getirmek
İngilizce - İngilizce
bear
To give birth
calve
give birth to
bear a child, bring forth offspring; bring forth, originate, create something (as of an idea or vision)
to give birth
pig
to give birth to someone or something

    Heceleme

    to give birth to some·one or some·thing

    Türkçe nasıl söylenir

    tı gîv bırth tı sʌmwʌn ır sʌmthîng

    Telaffuz

    /tə ˈgəv ˈbərᴛʜ tə ˈsəmˌwən ər ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /tə ˈɡɪv ˈbɜrθ tə ˈsʌmˌwʌn ɜr ˈsʌmθɪŋ/