Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.