O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- She may have been surprised when she received my letter.
Mary'nin kasabayı terk ettiğini ona söylediğimde, Tom gerçekten şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed genuinely surprised when I told him that Mary had left town.
Habere şaşırmaktan kendilerini alamadılar.
- They couldn't help being surprised at the news.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
- Her silence surprised me.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Kimse benden daha şaşkın değildi.
- No one was more surprised than me.
Tom konuşamayacak kadar çok şaşkındı.
- Tom was too surprised to talk.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't want to surprise you.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to surprise you.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Şaşırmaktan hoşlanmıyorum.
- I don't like to be surprised.
Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu.
- What are you doing here? he asked me in surprise.
Mary şaşkınlıkla ona baktı.
- Mary stared back at him in surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom'a sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise Tom.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... And so I think we've been surprised also even when we do ...
... was surprised to see that their daily circulation is ...