Great was her surprise when she knew the fact.
- O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
The idea of surprising her suddenly crossed my mind.
- Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.
Tom made a surprising decision.
- Tom sürpriz bir karar aldı.
That would be a treat.
- Bu bir sürpriz olurdu.
I want to surprise him.
- Ona sürpriz yapmak istiyorum.
Tom wanted to surprise Mary.
- Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
Their prices are surprisingly cheaper than their rivals.