the astonishment you feel when something totally unexpected happens to you

listen to the pronunciation of the astonishment you feel when something totally unexpected happens to you
İngilizce - Türkçe

the astonishment you feel when something totally unexpected happens to you teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

surprise
sürpriz

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu. - Great was her surprise when she knew the fact.

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz. - To our great surprise, he suddenly resigned.

surprise
şaşkınlık

Mary şaşkınlıkla ona baktı. - Mary stared back at him in surprise.

Tom şaşkınlıktan yakalandı. - Tom was caught by surprise.

surprise
şaşkınlık uyandırmak
surprise
hayret uyandırmak
surprise
birini şaşırtmak
surprise
bir yere baskın yapmak
surprise
birini gafil avlamak
surprise
{f} hayret ettirmek
surprise
baskın yapmak
surprise
beklenmedik anda yakalamak
surprise
{i} baskın

Ordumuz kırallığa baskın yaptı. - Our army took the kingdom by surprise.

surprise
{f} oyuna getirmek
surprise
{f} (birine) sürpriz yapmak; (birini) şaşırtmak
surprise
(isim) sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık
surprise
beklenmedik

Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi. - Receiving a gift from you was an unexpected surprise.

Bu beklenmedik bir sürpriz. - This is an unexpected surprise.

surprise
birden karşısına çıkarmak
surprise
surprise package içinden umulmadı
surprise
{i} sürpriz; şaşkınlık; hayret
surprise
{f} sürpriz yapmak

Tom'a sürpriz yapmak istedim. - I wanted to surprise Tom.

Ona sürpriz yapmak istiyorum. - I want to surprise him.

İngilizce - İngilizce
surprise
the astonishment you feel when something totally unexpected happens to you

    Heceleme

    the as·ton·ish·ment you feel when some·thing to·tal·ly un·ex·pec·ted happens to you

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi ıstänîşmınt yu fil hwen sʌmthîng tōtıli ʌnîkspektîd häpınz tı yu

    Telaffuz

    /ᴛʜē əˈstänəsʜmənt ˈyo͞o ˈfēl ˈhwen ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈtōtəlē ˌənəkˈspektəd ˈhapənz tə ˈyo͞o/ /ðiː əˈstɑːnɪʃmənt ˈjuː ˈfiːl ˈhwɛn ˈsʌmθɪŋ ˈtoʊtəliː ˌʌnɪkˈspɛktɪd ˈhæpənz tə ˈjuː/