En erken cevabınız için teşekkürler!
- Thanks for your soonest answer!
Tom birazdan burada olmalı.
- Tom should be here soon.
Tom birazdan evde olmalı.
- Tom should be home soon.
Kısa süre içinde konuşmalıyız.
- We need to chat soon.
Kek kısa süre içinde yapılmalı.
- The cake should be done soon.
Çok geçmeden şoku atlatacaktır.
- She will get over the shock soon.
Demokrat Parti'ye girdi ama oradan çok geçmeden ayrıldı.
- He entered the Democratic Party but soon left it.
O yakında hastaneden ayrılacak.
- She will leave the hospital soon.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Niçin bana onun burada olduğunu söylemedin? Olabildiğince erkenden bilmem gerekiyordu.
- Why didn't you tell me he was here? I had to know as soon as possible!
Biraz sonra gidiyorum çünkü otobüsüm yarım saat içinde hareket ediyor.
- I'm leaving soon because my bus goes in half an hour.
Bar biraz sonra kapanıyor.
- The bar is closing soon.
O saat beşten hemen sonra geri döndü.
- She came back soon after five o'clock.
Tom liseden mezun olduktan hemen sonra Boston'a geldi.
- Tom came to Boston soon after graduating from high school.
Üzgünüm sana daha erken yazamadım.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
- Tom could have survived if the ambulance had arrived a little sooner.
Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
- The beautiful color of the sky soon faded away.
Az sonra çay hazırdı.
- Soon, the tea was ready.
Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.
- It's unlikely that Tom will get out of prison anytime soon.
Yakın zamanda Boston'a geri gidecek misin?
- Are you going back to Boston anytime soon?
Aptal parasını çabuk harcar.
- A fool and his money are soon parted.
Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
- Soon learnt, soon forgotten.
Sana çabucak cevap vermediğim için üzgünüm.
- I'm sorry I didn't reply to you sooner.
Ona yardım etmelisin, ve çabucak!
- You must help her, and soon!