Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.
- The climate of New Zealand is similar to that of Japan.
Filmlerde gördüklerimize benzer uzaylıların şu ana kadar gezegenimizi ziyaret etmiş olmalarının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that aliens similar to what we see in the movies have ever visited our planet.
Tom ve Mary hemen hemen her zaman okuldan sonra tenis oynarlar.
- Tom and Mary almost always play tennis after school.
Tom ve Mary hemen hemen her gün kavga ederler.
- Tom and Mary quarrel almost every day.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg neredeyse bir kazanova.
- The founder of Facebook, Mark Zuckerberg, is almost a casanova.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Sen herhangi bir benzerlik görüyor musun?
- Do you see any similarities?
Benzerlikler görüyorum.
- I see the similarities.
NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.
- NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents.
Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
- A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Biz aslında oldukça benzeriz.
- We're actually quite similar.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.
- I almost believed what Tom said.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
Bütün ömrümce buna müşabih şey görmedim.
- I haven't seen something similar my whole life.
Hepiniz aynı şekilde davranıyorsunuz.
- You all display similar behavior.
Çoğu insan aynı hataları yapar.
- Many people make similar mistakes.
Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım.
- In a similar situation, I'd do the same.
... bistable is also a modern singing in many ways similar to major western ...
... notice, has a new movies tab, very similar to the apps in books tabs with featured content, ...