Dostluğumuzu kestikten sonra onun numarasını ayırdım.
 - I removed her number after severing our friendship.
Dün birkaç çocuk okuldan erken ayrılmak zorunda kaldı.
 - Several boys had to leave school early yesterday.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
 - Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
 - Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
 - It took me several hours to write it.
Şu anda çok şiddetli bir deprem her an olabilir.
 - We may have a very severe earthquake any moment now.
Omzumda şiddetli bir ağrı hissettim.
 - I felt a severe pain on the shoulder.
Onun evden kaçması babasının şiddetinden dolayıdır.
 - His running away from home is due to his father's severity.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
 - He severely criticized the mayor.
Sert hava insanları korkutur.
 - Severe weather frightens people.
Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.
 - Air traffic controllers are under severe mental strain.
Tom ağır cezalandırılmalı.
 - Tom must be severely punished.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
 - He severely criticized the mayor.
Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
 - He criticized his rival severely.
Kelimenin değişik anlamları vardır.
 - The word has several meanings.
O, ciddiyet tarafında yayıldı.
 - He erred on the side of severity.
Tom farklı olasılıkları düşünüyor.
 - Tom is considering several possibilities.
Şehir hayatının farklı avantajları var.
 - There are several advantages to city life.
Tom şiddetli acı içindeydi.
 - Tom was in severe pain.
O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
 - He used to suffer from severe nasal congestion.
Bu gemi yolculuğundaki yiyecek beni ciddi bir şekilde kabız etti.
 - The food on this cruise made me severely constipated.
Dan cezaevi gardiyanları tarafından ciddi bir şekilde dövüldü.
 - Dan was severely beaten by prison guards.
Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
 - Several houses were damaged in the last storm.
Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
 - A combination of several mistakes led to the accident.
Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
 - Several politicians exerted strong pressure on the committee.
Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.
 - The fight resulted in several arrests.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
 - There were several stars to be seen in the sky.
Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
 - The multinational corporation lowered the price of several products.
Toplantıya katılamamamın nedeni şiddetli bir baş ağrımın olmasıydı.
 - The reason I could not attend the meeting was that I had a severe headache.
Deneyin sonuçları karışıktı. Bazı katılımcılar olumlu tepki verdiler ama diğerleri ağır eleştiri sundular.
 - The results of the experiment were mixed. Some participants reacted positively, but others offered severe criticism.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
 - Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
 - Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
 - The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Ciddi gıda ve yakıt sıkıntısı vardı.
 - There were severe shortages of food and fuel.
Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.
 - Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.
Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
 - Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
Çeşitli vesilelerle onunla karşılaştım.
 - I've met him on several occasions.
Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.
 - I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
Ben sadece ağır bir hastalık atlattım.
 - I just got over a severe illness.
Şiddetle cezalandırılmalıdır.
 - She must be severely punished.
Bu sabahtan beri şiddetle yağmur yağıyor, bu yüzden bir yere gitmek istemiyorum.
 - It has been raining severely since this morning. That's why I don't want to go anywhere.
Tom ciddi olarak dövüldü.
 - Tom was severely beaten.
O zamandan beri onun inancı ciddi olarak sarsıldı.
 - Since then, his faith has been severely shaken.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
 - In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti.
 - Jim has asked Anne out several times.
Tom yıllarca tek başına yaşadı.
 - Tom lived alone for several years.
Tom, polis tarafından ağır biçimde dövüldü.
 - Tom was severely beaten by the police.
Tom bana ağır biçimde hakaret etti ama ben ona aynen karşılık verdim.
 - Tom insulted me severely, but I gave him tit for tat.
Several people were present when the event took place.
The severity of the offence merits a long prison sentence.
He is fond of fishing.
 - O balık tutmayı sever.
I am fond of reading.
 - Ben okumayı çok severim.
I used to be a cat lover.
 - Ben bir kedi severdim.
I have been a lover of sports since I was young.
 - Gençliğimden beri bir spor sever oldum.