Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He severely criticized the mayor.
Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
- He criticized his rival severely.
Şiddetle cezalandırılmalıdır.
- She must be severely punished.
O öğretmen tarafından şiddetle azarlandım.
- I got scolded severely by that teacher.
Tom ciddi olarak dövülmüştü.
- Tom had been severely beaten.
O zamandan beri onun inancı ciddi olarak sarsıldı.
- Since then, his faith has been severely shaken.
Tom ağır biçimde yaralandı.
- Tom was severely injured.
Tom, polis tarafından ağır biçimde dövüldü.
- Tom was severely beaten by the police.
Bu gemi yolculuğundaki yiyecek beni ciddi bir şekilde kabız etti.
- The food on this cruise made me severely constipated.
Fırtına ürünlere ciddi bir şekilde zarar verdi.
- The storm severely damaged the crops.