Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

re: revised cdl data dictionary

listen to the pronunciation of re: revised cdl data dictionary
İngilizce - Türkçe

re: revised cdl data dictionary teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

subject
{i} ders

Fizik benim zayıf dersim. - Physics is my weak subject.

Lisede birçok konuda ders alıyoruz. - We study many subjects in high school.

subject
{f} bağımlı kıl
subject
taba
subject
bağlı
subject
olası
subject
{i} özne

Bir cümlenin genellikle öznesi ve yüklemi vardır. - A sentence normally has a subject and a verb.

Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz? - Are we subjects or objects in this process?

subject
{s} tabi

İthalat malları yüksek vergilere tabidir. - Import goods are subject to high taxes.

Her şey tabiat kanunlarına tabidir. - Everything is subject to the laws of nature.

subject
(Tıp) Tedavi altına alınan şahıs veya hayvan
subject
{f} (birini) (olumsuz bir şeye) maruz bırakmak: Don't subject yourself to this. Kendini buna maruz bırakma
subject
konu özne
subject
öz
subject
{f} etmek
subject
meyilli
subject
(Tıp) Tıp talebelerinin disseksiyon için kulandıkları ceset
subject
{f} maruz bırakmak
subject
itaat ettirmek
subject
{f} çektirmek
subject
{f} (birine) (olumsuz bir şey)
subject
(isim) konu, fail, husus, söz konusu, mevzu, tema, ders, branş, sebep, konu olan şey, özne, uyruk, vatandaş, denek, kobay, kadavra, hastalığa eğilimi olan kimse
subject
{f} mecbur etmek
İngilizce - İngilizce
subject