Çam fıstığı çam kozalaklarından gelir.
- Pine nuts come from pine cones.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Bir kiraz veya ananas ile kokteyli dekore edebilirsin.
- You can decorate the cocktail with a cherry or a pineapple.
Ananas almak istiyorum.
- I want to buy pineapples.
Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.
- Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.
Sami yatağının altında bir saç tokası buldu.
- Sami found a bobby pin under his bed.
O kadar sessizdi ki sinek uçsa duyabilirdın.
- It was so quiet you could hear a pin drop.
Sinek uçsa duyabilirsin.
- You could hear a pin drop.
Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
- It's quiet enough to hear a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could've heard a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could have heard a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could've heard a pin drop.
Sami bir çam ağacının arkasına saklandı.
- Sami hid behind a pine tree.
Eskiden evimin önünde büyük bir çam ağacı vardı.
- There used to be a big pine tree in front of my house.
Pinokyo'nun bacakları o kadar sertti ki onları hareket ettiremiyordu.
- Pinocchio's legs were so stiff that he could not move them.
Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.
- Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion.
Büyük anne hamur ona yapışmasın diye oklavanın üstüne un serpti.
- Grandma sprinkled flour on the rolling pin so the dough wouldn't stick to it.
Ateşleme pimi çıkarıldı.
- The firing pin's been removed.
Beton sert olduğu zaman pim keski yerine elektrikli matkap kullanırız.
- When the concrete is hard, we use an electric drill instead of a pin chisel.
Ben ananas yemekten hoşlanmıyorum. Onların güçlü bir kokusu var.
- I don't like eating pineapples. They have a strong smell.
The shot landed right on the pin.
I'm not so good on my pins these days.
Long lay the world in sin and error pining / Till He appear’d and the soul felt its worth.