personal identification number

listen to the pronunciation of personal identification number
İngilizce - Türkçe
kimlik numarasi
kimlik numarası
pin
(Mekanik) şiş

Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı. - Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.

pin
pm
pin
bağlamak
pin
perçinlemek
pin
kopilya
pin
dişli
pin
broş
pin
iğne

Resim bir iğne ile tutturuldu. - The picture was held on by a pin.

Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin. - You could have heard a pin drop.

pin
toplu iğne

Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin. - You could have heard a pin drop.

Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin. - You could've heard a pin drop.

pin
(Mühendislik) pim, perno, muylu, sis, iğne
personal number
(Telekom) kişisel numara
pin
tespit
pin
{f} dübel ile tutturmak
pin
bacak, dişli, iğne iğne
pin
{i} firkete
pin
{i} raptiye [brit.]
pin
{f} yüklemek (suç)
pin
{i} bacak

Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor. - Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion.

Pinokyo'nun bacakları o kadar sertti ki onları hareket ettiremiyordu. - Pinocchio's legs were so stiff that he could not move them.

pin
iliştirmek
pin
{i} topluiğne
pin
{i} lobut
İngilizce - İngilizce
a pin
a number you choose and use to gain access to various accounts
pin
personal identification number

    Heceleme

    per·son·al i·den·ti·fi·ca·tion num·ber

    Türkçe nasıl söylenir

    pırsînîl aydentıfıkeyşın nʌmbır

    Telaffuz

    /ˈpərsənəl īˌdentəfəˈkāsʜən ˈnəmbər/ /ˈpɜrsɪnɪl aɪˌdɛntəfəˈkeɪʃən ˈnʌmbɜr/